Vuslat – Selma Özeşer

SELMA ÖZEŞER VUSLAT Görsel Turan Enginoğlu

avlusunda unutulan her ev kadar
ayrılıklarında telkari bir hüzün
avuçlarıma bırakılmış onca anıyı ince ince

kederiyle ıpıssız
bir paspasla dertleşiyoruz

çoktan ayrılmış birbirinden
arka odalarda küflü soğuk
yaslanıp aşka ağladığımız duvarlar

taşlıkta tıpırtıları ince topuklu ayakkabılardan
çıkarken yapışmış kalmış öylece
eskimek kokan bir nota

sen mi söylersin ben mi bileyim
öldük biz
yasımıza kimse gelmedi işte

Selma Özeşer
-Caz Kedisi, Ekim 2015-

Görsel: Turan Enginoğlu

NEFES ALMAK – Ziya Osman Saba

ZİYA OSMAN SABA NEFES
Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.

Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.

Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: caddeler, meydan, çarşı.
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!

Koklar gibi maviliği, rüzgârı öper gibi,
Ananın südünü emer gibi,
Kana kana, doya doya…

Nefes almak, kolunda bir sevgili,
Kırlarda, bütün bir pazar tatili.
Bahar, yaz, kış.

Nefes almak, akşam, iş bitince,
Çoluk çocuğunla artık bütün gece,
Nefesin nefeslere karışmış.

Yatakta rahat, unutmuş, uykulu,
Yanında karına uzatıp bir kolu,
Nefes almak.

O dolup boşalan göğse…
Uyumak, sevmek nefes nefese,
Kalkıp adım atmak, tutup ıslık çalmak.

Sürahide, ışıl ışıl, içilecek su.
Deniz kokusu, toprak kokusu, çiçek kokusu.
Yüzüme vuran ışık, kulağıma gelen ses.

Ah, bütün sevdiklerim, her şey, herkes…
Anlıyorum, birbirinden mukaddes,
Alıp verdiğim her nefes.

Ziya Osman Saba
1953
-Cümlemiz-

AŞK XII – Ahmet Ada

AHMET ADA XII BAKİ KARAKOÇ

bir fincan mırra hatırlatır Mardin’i
şal ipek cam kesme taş
dört dil avlularda eyvanlarda
konuşulan rüzgârla yarışan at

telkâri bir türküdür Sarı Gelin
dört dilde söylenir
damlarında güvercinlerin uçtuğu
bir yol aradığı göklerde

aşktır bu kentte dudaklarda
tanelenen dua

kıpır kıpır uzaklıklar
gözler birleştirir kör duyguları
alıp verdiğimiz bir şeydir
dört dilde söylenir, aşktır
gülün delik deşik kokusu

aşktır bir arada yaşama görgüsü
taşın çıdamı toprağın ağzı
ışıklarla aydınlanan ağaç
yazla gelen kuş

Ahmet Ada
-çiçek kokan ağzı-

Görsel: Baki Karakoç / Mardin..

BARIŞ – İlias Simopulos

İLİAS SİMOPULOS BARIŞ

Asılı kaldı yıllarca çengelinde yıkımın
hep bir uçurumun kenarında kurdular insanlar onu.
Kötülüğün acıları diner dinmez ama
dirilişin çanları çalınca
binlerce yıllık kaleler
savaşın kaleleri yıkılınca
yeryüzünün özgür halkları
ağırlayacak zafer çığlıklarıyla
seni Barış:

Şafağın söküşünde
ikindinin esenliğinde
dinginliğinde öğle vaktinin
her yerde buluşacağız seninle
sevinç yollarında Barış.

Sen işlersin mısırın püskülünü çünkü
çiçeklensin diye renk renk
gümüşle sen boyarsın başaklarını tarlaların
kovarsın gölgeleri
yemişe durur zeytinler
fokurdatırsın
şırayı bağda kan kırmızı.
Sen getirirsin kahkahayı çocuklara
çömertçe dağıtırsın zenginlikleri
Açık tutarsın kapıları pencereleri
kolayca girsin diye
gün ışığı içimize.
Senin için şakır kuşlar
ürün verir toprak.
Uluslar onurla
sana adıyorlar şarkılarını:
Lanet olsun ölüme, diyorlar
kutsanmalı adın yüzyıllar boyunca
Barış.

İlias Simopulos
Yunanistan
-Akdenizli Şiirler-

Çeviri: Ludmilla Behramoğlu

 Görsel: Fikri Cantürk