Bir tek insan bile geçmiyor sokaktan
Ay, verimli bir sarmaşık gibi titreyerek pencereme dolanıyor
Rüzgârda sayrulan kâğıt parçaçıkları
Bana, ayaklarını sürüyerek yürüyen birinin seslerini getiriyor…
Yorganı başıma çekip, büzülüyorum yatağımda
Karnıma dayayarak titreyen dizlerimi
Bir anda silah seslerine dönüşüyor
Ötede, bozuk bir musluktan damlayan suyun sesi.
Ve kurşunlar mekik dokumaya başlıyor evin içinde
Perdeler yere iniyor, duvarlarda derin izler
Çiçekler havaya savruluyor, yalnızca upuzun bir
gövde kalıyor geride.
Camlar kırılıyor, kitaplar delik deşik
Ve son kurşun beynimi dağıtacağı an
Uçsuz bucaksız, saçma sapan bir sessizlik…
Kalkıp bakıyorum, hiçbir şey olmamış
Her şey şaşılacak kadar yerli yerinde:
Masa, iskemle, yarım kalmış şiirlerle dolu kâğıt tomarları
Ve içindeki çay artık iyice soğumuş olan eski püskü bir demlik…
Sessizce giyinip, yüzümü yıkıyorum
İlk gürültülerinde yeni bir sabahın
Kapının önüne bırakılmış bir gazete,
koridorda çocuk sesleri.
Dışarda gökyüzü alabildiğine derin.
Bir kahveye oturup, dostlarımı bekliyorum
Seyre dalarak, bir çay bardağının içindeki
Sakin, gülümseyen bakışlarını gözlerimin.
Ahmet Erhan
1979
-Bugün de Ölmedim Anne-
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.