Sabret – Cahit Külebi

Sabret - Cahit Külebi

Sen petekte bir gömeç bal gibisin!
Renksin yazdan kıştan, tazeliksin bahardan.
Yapraklarda dolaşan serin bir rüzgârsın ki
Her gün eser durursun hafızamdan.

Ellerin var beyaz güller gibi küçücük,
Mutlak kalbin tomurcuklardan pembe!
Sanki yeşil yaylalardır gözlerin
Alnımda ter ve kuvvetsin işimde.

Ben kanadı kırık bir kuş değilim
Döner bir gün gurbet ellerde kalan
Sabret neşem, sabret şarkım, sabret sevdiğim,
Sabret kalbi tomurcuklardan pembe olan.

Cahit Külebi
-Adamın Biri (1946) –

ZERDALİ AĞACI – Cahit Külebi

ZERDALİ AĞACI - Cahit Külebi
I
Havalar güzel gidiyor
Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım,
Aklın ermeden.

Bak kurt gibi kalın yapılı
Görmüş geçirmiş ağaçlara
Küçük zerdali ağacım,
Pişman olursun sonra.

Şimdi okşar da hafif hafif
Bir gün yerden yere çalar rüzgâr
Küçük zerdali ağacım,
Bakma güzel gitsin havalar.

Sallansın dalların çocuklar gibi
Bakma güneş ısıtsın varsın
Küçük zerdali ağacım,
Sonra donarsın.

Zemheride bahar mı olur
Akşamları seyret anlarsın
Sakın erkenden çiçek açma
Küçük zerdali ağacım.

II
Kar yine başladı yağmaya
Küçük zerdali ağacım,
Ne soran ne arayan bulunur
İnsan naçar kalmaya.

İnceydin sevgilimin bileklerinden
Daha maviydi damarların
Üşüyor musun karanlıkta
Küçük zerdali ağacım.

Düşün bir kere, yaz günlerini
İnsanlar doldurmuş sokakları
Güneşle kucak kucağa
Hafif bir toz kaplamış yaprakları.

Düşün bir kere, çiçek içindesin,
Bir kız alıp göğsüne takmış,
Düşün bir kere, meyve vermişsin
Çocuklar dallarına çıkmış.

Düşün bir kere, büyümüşsün gelişmişsin,
Senden kayık yapmışlar;
Küçük bir bulut yelkenin sanki
Denize bırakmışlar.

Şimdiyse senin halin
Ölümden acı,
Karakış ortasında
Küçük zerdali ağacı.

Cahit Külebi
-Rüzgâr-

 

Cahit Külebi ( 20 Aralık 1917 – 20 Haziran 1997 ) Anısına saygıyla..

CAHİT KÜLEBİ

AKŞAMLAR HEY AKŞAMLAR

Kim esir değildir 
Kendi içersinde?
Akşamlar hey akşamlar!

Doğmasaydım eğer
O küçük şehirde
Kim böyle boş gezer,
Yüzer gibi olur
Bir koca nehirde?

Yorgunluk hey yorgunluk!
İnatçı yorgunluk!
Dalgın bir yüz kadar
Tozlu ayakkabılar.
Yorgunluk hey yorgunluk!

Cahit Külebi
-Adamın Biri-

 

Güz Yorumu – Cahit Külebi

Hava bugün de bulutlu
Rüzgâr daha serin esecek.
Bütün insanlar umutlu,
Şairler mahzun gezecek.

Yağmur yağacak ince
Muşambalı kızlar görülecek.
Ağaçlara, çocuklara gelince
Bir karış büyüyecek.

Şairlerin ateşi, âşıkların
Belki bin dereceye yükselecek.
Cahil kızlar, (küçük kediler),
Çocuklar üşüyecek.

Bu şiiri yazan, caddelerde
Seninle başbaşa yürüyecek.
Gelip geçenler, yağmur altında
Bu adam tek başına ne geziyor, diyecek.

Yapraklar yollara dökülecek.

Cahit Külebi
-Yeşeren Otlar-

BATI – Cahit Külebi

BATI CAHİİT KÜLEBİ
Sen bir gölge gibi şehirden şehire
Kendini kaybetmekten başka ne yaptın?
Kalabalıklar ürkütür insanı,
Düşünmeye, sevmeye fayda etmez.
Yalanlar, kötülükler, yüze gülmeler
Ve bağlanmalar bilinmeden
Ve ossaat kopup gitmeler
Ve düşüncenin düşünceye çarpması
Ve aydınlıklar pırıl pırıl
Ve sayrılıklar, umutsuzluklar, hayıflanmalar
Ve aydın yüzler, çakıp sönen
Ve şefkat ve kin ve keder.

Acı acıyı, geceler geceleri
Yalnızlık yalnızlığı yer bitmez.
Sen, seni kemirirsin, bitersin,
Kendini ısıran hayvanlar gibi.
Koca şehirler kıvranır durur,
Bir kurşun sıkmak istersin, gücün yetmez.

Özgür deniz, dinleyen evren, çırpınan düşünce
Tanrıdan haber salar bu yana.
Ne korsan teknesi yelkenliler, ne buhar gemileri
Ne homurdanan uçaklar kulaç kulaç…
Gül yaprağıdan hiçbiri sağlam değil
Fındık kabuğundan fark etmez.
İnsanoğlu da sağlam değil
İnsanoğlu sayrı, insanoğlu çökmüş…
Bir kurşundur umut, attığın yere gitmez…

Cahit Külebi
1978
-Süt-

 

DAĞITAMIYOR KARANLIĞI – Cahit Külebi

DAĞITAMIYOR KARANLIĞI - Cahit Külebi

Dağıtamıyor karanlığı özlemim bile
Ey ak bulutların yansıması sen yoksun artık!
Geri gelmiyor yaşantı ölümden sonra.
Hiç boşalmış göller döner mi geriye?

Küçük gümüşten derelerdin sen, akıp gittin!
İnce ince. yitirdim seni.
Daldırdım ellerimi gölgeni tutamadım.
Bırakmadın yüzünü sularda bile.

Sen ışığıydın ülkemin, zakkum rengi…
Kat kat oldum artık az giden uz giden…
Çorak topraklarımı götürdün ey yağmur!
Oysa bir demet kır çiçeğiydin sevgiden
Pençe pençe dökülüp hava fişeklerinde.

Umut tarlasıydın saçılmış gökyüzünde
Titreşen başakların vardı yıldızlardan.
Güneş bir tırpandı, biçti hepsini
Denizler eriyip çöktü tekliğimizden
Bulamadım yüzünü düşlerde bile.

Cahit Külebi
-Güz Türküleri-

 

Cahit Külebi, (1917 – 20 Haziran 1997) Anısına saygıyla..

acı cahit külebi

ACI DÖNEM

I.
Dalgalı deniz gibi bir ülke,
Arap saçına dönmüş işler,
Ne tavşanın dağdan haberi,
Ne de yarayı deşen neşter.

Yalnızca sızlayan bir yürek.
Sızlayan, çatlamış, kırgın.
Kağnı ardında köylüler gibi
Karanlıkta, boşlukta yorgun.

Ve öfke dağlardan akan sel
Dolmakta bu kan denizine.
Umut uçup gitmiş yıllar boyu,
Kardeşler düşman birbirine.

Bu yıl halkımızın gözyaşı
Yüzyıllar boyunca dökülenden çok,
Azrail gibi bir kış geldi,
Yurdumuzda ne ararsan yok.

Cahit Külebi
1979
-Yangın-

TÜRK MAVİSİ – Cahit Külebi

33691402_1900608916615894_5452548874482745344_n

Tozlu dumanlı sokaklarında Ankara’nın
Her sabah kendimi yitiriyorum
Sokaklar tutukluyor beni.
Bir sonsuz boşluğa iniyorum.

Herkes birbirinin sırtında.
Birbirinin cebinde eli.
Hoyratlığı yeşertiyorlar
Maviye övgüler söylerken,
Bulandırıyorlar denizleri.

Şu tutsaklıktan kurtulsam ben de.
Binsem üstüne bulutların,
Akıp giderken yağmur ülkelerine.
Yağmur uygarlıktır, inanıyorum.
Batı illerinde cömert yağmur.
Sevginin, düzenin, çalışmanın anası.
İplik iplik bağlıyor yeryüzüne…

Şu tutsaklıktan kurtulsam ben de.
Göklerde bulutlarla bir olsam.
Bozkırlığında allak bullak yurdumun.
Tek ağaç, tek pınar, tek dere,
Kertenkele rengi üç beş pare dam
İlkel topraklarında Anadolu’nun

Kim saçtı bunları dağ başlarına!
Kim unuttu böyle, kim tutsak bıraktı?
Kim eledi üzerlerine yoksunluğu?
Bütün salyangozların antenleri kopmuş
Yağmur dileniyorlar, biliyorum.

Elbette kentlere inecekler
Buraların çocukları da.
Gecekondular kuracaklar.
Türkü çağıracaklar hoyratlığa.
Bulandıracaklar bütün denizleri
Övgüler söylerken maviye.
Yağmur damarlarını bağlayacaklar gökyüzünün.

Elbette yitecekler sokaklarında
Tozlu dumanlı Ankaraların.
Daha da karışacak bütün sular
Türk mavisi bulununcaya kadar.

Cahit Külebi
-Türk Mavisi (1960-1973) –