Dolaşık – Ahmet Günbaş

AHMET GÜNBAŞ DOLAŞIK

Akşama erken gelirim nasılsa sevgilim yok
korsan bir keder kesmezse yolumu
Nasılsa kedi yumağı bir yalnızlık bu
çözmeye kalktıkça düğümlenirim

Kısa günün karanfili olur mu olur
-bencileyin sevinci bodur, gözü tok-
Gayrı bütün çiçekleri tek adla çağırmalı
balkonlara danışmalı, unutmabeni nasıl durur

Hah hah ha! Unutmak için bir şemsiye bellek çıkmazında
Sıkıştım mı Yağmurla aldattım seni! der kurtulurum
Kendime yazdığım mektuplar da yorulur sonunda

Akşama erken gelirim aşk diye bir bahane
olmaz artık / Kentin dudağına kıstırdığı izmaritten
yakarım müzmin öfkemi külüyle savrulurum

Haydi bakalım çenebaz gece, dooooğru evine!

Ahmet Günbaş
-Islık Borcu-

SARDUNYA – Dinçer Sezgin

DİNÇER SEZGİN SARDUNYA 1

I
yağmurların yavrusudur sardunyalar
en çok aralık kokar renkleri
sessizlikle yıkanırlar
öyküleri ikindiye rastlayınca
bir orta şekerli kahve söylersiniz
hâlâ bırakmadıysanız, sigarayı
sardunyanın munisliğiyle yakarsınız

bırakıp kaçmaların yavrusudur sardunyalar
sevdayla örterler
süresi kısa tutulmuş şarkıların
günahkâr sözcüklerini

başka bir çiçeğin yerine açmaz onlar
daima sanık olarak
otururlar yargıcın karşısına
ifadeleri tutanaklara soyunmuş kadın
resmi olarak geçer

bunun için soyunmuş kadınların
yavrusudur sardunyalar
çorabın koncundan sutyenin kopçasından
tenin burcundan doğar kaçamak yaprakları

görüyorsun işte zaman eritiyor her şeyi
bir ihtilâlin mümkünsüz yağmurlarla
çıkıp geleceğini umar mıydın? sevda sözcüklerinin
bütün harfleri hazla ıslanıyor ve alıp başını
gidiyor bütün geç kalmışlıklar

zamanla yan yana oturacağız yargıcın
karşısına. orada anlaşılacak gerekçeli kararı
yazılmamış aşkların akıbeti
inan bana
yalnızca sardunyalar kalacak geriye
bir de sardunyaların gece gezintileri;
güllerle birlikte

Dinçer Sezgin
– Akatalpa Mayıs 2006-

Gökyüzünü Kimsem Bildim Sokağı – Çiğdem Sezer

ÇİĞDEM SEZER GÖKYÜZÜNÜ KİMSEM BİLDİM SOKAĞI

kırmızı kiremitlerin gölgesinde suluboya
bir resmin kimsesizliğiyle
durmaktan kapkararmış
gökyüzünü kimsem bildim sokağı
kopuk bir düğme bir çın bir bilye
boş evler küs balkonlar bulaşıcı
sessizlik hayata bahane

emanete bırakılmış eşya
hiç gitmemiş gelmemiş
budanıp yeşermemiş
gibi eksik gibi kayıp
ikiye geç bire erken
say ki kına gecesi ertesinden
gibi saklı gibi ayıp

Ölüme kıyas
göğsünde künye
gibi kapanırken gül
gökyüzünü kimsem bildim
sokağında kadınlar
aynı şarkıyla gömülür:

avcumdaki yıldızı
asacak gök kalmadı
bu bin yıl da yağmadı kar
bu bin yıl da
kırmızı kiremitlerin altında
gökyüzü kimsenin olmadı

Çiğdem Sezer
-denizden geçme hâli-