Gözleriniz nereden geliyor? – Haydar Ergülen

Nereden geliyorsunuz?
– Nehirden!
Fakat gözleriniz neden yeşil değil
nehir hiç akmamış sizin gözlerinizden
nehre hiç bakmamış sizin gözleriniz
nehir de hiç bakmamış sizin gözlerinize
ya da siz hiç içinize bakmamışsınız
ağlasaydınız kıyısında gözyaşınız ona karışırdı
gözleriniz nehirle öyle barışırdı
fakat siz nehre bir göz atmamışsınız
ona  güzünüzden bir gazel
saadetinizden bir nilüfer olsun bırakmamışsınız
içinizi bir kuyu gibi kupkuru bırakmışsınız
bir nehrin derinliğine hiç dalmamış gözleriniz
bir göz yalnızca baktığı değildir, gölgesi vardır
kirpiklerinizi hiç çekmemişsiniz bir gölgeye
kirpikler serinlik ister çünkü, serinlikte uzar,
gözleriniz bu kadar güneşli, bu kadar çıplak
ve bu kadar bakışlıyken kirpiklerin merhametiyle
yatışırdı belki, nehre baksaydınız yatışırdı,
suların gölgesi bile yatıştırırdı gözlerinizi,
öyle iyileşirdi, geceyi görebilirdi, içinizi
görebilirdi, rüya kuyusuna düşebilirdi
kirpikleriniz kurumuş gözlerinizin çıplaklığından,
ve rüyalarınız silinmiş uykusuzluğundan…

Siz bir nehre değil bir kuyuya bakmışsınız
nehirlere gözle bakılır çünkü, kuyulara sesle
kopkoyu bir ses edinir insan kupkuyu bakışlardan
nehir hiç geçmemiş sizin gözlerinizden
nehrin gölgesi bile geçmemiş,
sizin gözleriniz bir kuyuya dalmış,
insanın gözleri sevdiklerinden alır rengini
aşktan, nehirden, zeytinden, üzümden, gölgeden
sizin gözleriniz nehirden gelseydi
ruhunuz bana bakardı
nehirden gelseydi sizin gözleriniz
bana akardı
akardık birbirimize…

Sizin gözleriniz nehirden gelmiyor
belki yalnızlıktan
belki ıssızlıktan
belki kimsesizlikten
belki de gözyaşından
geliyor sizin gözleriniz…

Haydar Ergülen
-aşk şiirleri antolojisi-

Bulut ve Nar – Ogün Kaymak

 

külfeti okunaksız bir zamanda yarılır;
en aşki renklerine boyanır göğü
döller çivilerini, koruna saplanır kilidin
içi içine kanar da gene durulmaz

adında nar gizler ki bulutsuz durmaz
demetler yosununu kuyusunun kenarında
yemyeşilliği serer, koynuna doğru uzanır

kurur öze sızan irin; sansar öfkeyi sendeler
yarından tez ıslanırız, canımıza pek yakın
göz, kıyısında kalır eğrilmişken çıkrığın
“insanız, olur” diyorum, söz içime sığmıyor ki

gördün; ses saklayanız, ağır taşların dibinde
ince nakarat yıkarız, bakır teller halinde
şarkımız bir hafifler, hava suya asılır
devranda bulut varsa, nar da yer açar

Ogün Kaymak
-günerken-

Haziran Paradigması – Ogün Kaymak

 

su gerindi – damlalar soludu zamanı
ip izini çekti sinesine
tekne ve gölge boşluğa açıldı – inceldi görüntü
dümeni içe kırdı rüzgârın seferi sesi

göğün en kısa katmanını da yükseltti zincir
kirpikler çözüldü birbirlerinden
tarihin kapısı aralandı damarlı mermerinden
dumanı güverteye yasladı deniz

şimdi en karanlık yıldızı seçer menekşe
geceye kapatır elini; yazlık, tanıdık melankoli
adımları duraksar, sökük pencere diplerinde
haziran, sayfasını ilikleyince su yüzüne çöker tortu

Ogün Kaymak
-günerken-

Yokuş – Enis Batur

 

Attar’ın öldüğü yaşa geldim
yorgun, öfkeli; içimde belli belirsiz
bir hızla sönen mum: Fitil bitti
bitecek, yağ sürüyorum boşuna:
Belki de yarın olmayacak, diyorum.

Bu kehribar ağızlık, tütüne dadandığım
yıllardan: Figen bulup seçmişti, gümüşün,
minenin arasından; sayısız armağan
aldım ondan yaşarken, ama bir tanesi
beslerdi tümünü: Sevdim sevildim
bu çirkin dünyada.

Attar’ın yaşına geldimse, bilinmedik bir
giz yok elimde: Öyle çok zaman yitirdim
yaşantı kalmamış gerimde: Saat durmuş
ilerlemiş farkına varmamışım: Dipsiz!
bir hokkaya sığmış, seyrek, yokuş, şiirim.

Enis Batur

Mercedes Sosa – Gracias a La Vida

Teşekkürler hayat

Bana çok şey veren hayata teşekkürler

her açtığımda, beyazdan siyahı

gökyüzünün derinliklerindeki yıldızlı görüntüyü

ve de insan kalabalıklarının içinden sevdiğim insanı

ayırt etmemi sağlayan, iki göz verdiği için teşekkürler

Bana çok şey veren hayata teşekkürler
gece ve gündüz demeden,
ağustos böceklerinin, kanaryaların şarkılarını
çekiç ve motor seslerini, köpek havlamalarını, fırtınaları
ve sevdiğimin narin sesini
bütün genişliği boyunca boyunca kaydeden şeyi,
kulağı verdiği için teşekkürler

Bana çok şey veren hayata teşekkürler
haykırıp düşünebildiğim kelimeleri
anne, arkadaş, kardeş, yanan ışık gibi kelimeleri
ve sevdiğim insana giden ruhumun rotası gibi kelimeleri
düşünüp ve açıklayabilmem için bana
sesi ve alfabedeki kelimeleri verdiği için teşekkürler

Bana çok şey veren hayata teşekkürler
onlarla şehirleri, göletleri, deniz kıyılarını
çölleri, dağları ve geniş düzlükleri
ve senin evini, sokağını ve bahçeni gezdiğim
yorgun ayaklarımın yürüyüşünü verdiği için teşekkürler

Bana çok şey veren hayata teşekkürler
yıkıntılardan ayağa kalkışı ayırabilmeyi
şarkımı oluşturan, sizin şarkınızla aynı olan şarkıyı oluşturan,
iki temel maddeyi; gülücüğü ve gözyaşını verdiği için teşekkürler

Herkesin şarkısı olan benim kendi şarkımı..
Bana çok şey veren hayata teşekkürler…