Kutsal Kalabalık – Şükrü Erbaş

gelin canlar

ŞÜKRÜ ERBAŞ KUTSAL KALABALIK

İnkâr ve kabul, hece ve gökyüzü, imkân ve acı
Büyük cezaymışsın özgürlük, öğrendim sonunda.

Beni bir gölge doğurdu sudan ağaçtan rüzgârdan eksik
Gittim ki benden yapılmış boşluktu her yer.

Geniş zamanlı sözler söyledim inanıp güzelliğe
Eyvah ki kalbin minesi akşamla soldu.

Bir eksikmiş suların gittiği, ne kadar akarsa
Herkes ne çok severmiş seni mutsuzluk.

Oturdum kirpiklerden ayetler indirdim aşka
Ey aralık kapıların Tanrısı, dünya senin nen olur.

Uzun çarşılarda bulanık adamlar, sevmesem de
Gelip ağzımda harf harf yalnızlık açarlar.

Ey kendine acımaktan yapılmış sevgi
Nerden bulalım seni özgür kılacak geçmişi.

Yaşamak diye gittim kaç kez unuttum zamanı
Önümde bir tabut ardımda bir mezarlık.

Ayna kırıldı. Işık yok. Yalnızlık bitti.
Sen en büyüksün ey kutsal kalabalık!

Ardıç ağaçları… Bana da bir kuş, kaderinizden
Yoksa yapraklarınızdan bir musalla taşı…

Şükrü Erbaş

2004

-Gölge Masalı-

View original post

Telgraf – Afşar Timuçin

AFŞAR TİMUÇİN TELGRAF

Yalnız aşkla beslenen ince ozanlar gibi
Üç gündür dallara yapışıp kaldı kuşlar
Ben de üç gündür pencereden onları gözlüyorum
Hava nasıl durgun nasıl sıkıntılı
Ne bir su sesi ne bir yağmur kıpırtısı
Sanki halatlarla bağlamışlar bizi bir kartpostala
Üstelik ölçülü de değiliz uyaklı da
İyi ki kuşlar da biraz iki ayaklı da
Seni böyle inatla beklemek konusunda
Birbirimize o kadar aykırı düşmüyoruz

-İki gün ara-

Bu telgrafı kuşlar çektirdi sana
Yalnızız stop sıkıntlıyız stop tutkunuz
Üç gündür ağzımıza lokma koymuyoruz stop
Kuşlar ve ben hep seni bekliyoruz

Afşar Timuçin
-Ey Benim Güzel Sevdalım-

 

Türkiye Hatırası 2010 – Veysel Çolak

YAŞAR MİRAÇ TÜRKİYE  2010 NUSRET ÇOLPAN
I.
İçindeyiz o dikenli fıçının
paranın kandan damıtıldığı zaman:
aldatılmaya hazır kızların güzelliği.

Etekleri şaşı, düğmelerinde hüzün
günleri ıssız; ama çığlıkları yepyeni
parlatılmış yalana aşktır diye soyunan.

Yoğun karanlıkta çalışkan jilet
hayata karşı arsız; canavar ceylanın karşısında
yemeğinde insan eti
kaybolanlardan biri ağzındaki ceset.

Çelik hevesli. Şimdi odalar daha soğuk
daha yoğun kömürdeki gözyaşı.

Dünyanın zonklayan kalbi durdu
güneş soğudu.

Çatladı çatlayacak bir ölü ülke

II
Küçük bir köyün koynunda ovayı paylaştıran
sular alıngan, ‘başak inatçı’
avuçlarımda rüzgâr düştüğüm zaman
göğsümde toprağın delirten sesi
buydu kalbime öğretilen.

Düş görsem izleniyor. Kıvranıyor yüreğim
biriktirdiğim öfke artık yetersiz
bu, soğutabilemez yüzümdeki hançeri
seni düşündükçe tenim kamaşıyor
‘Bir ormanla el ele koşmuşum gibi.’

Vazgeçiyorum hayatımdan bir sokağa karşılık
yoksa öyle kalacak denizini itemeyen kıyılar.

Veysel Çolak
2010
-Hayata Resim Altı-

 RESİM . (C) Nusret Çolpan

 

GÖLGE – Necati Cumalı

NECATİ CUMALI GÖLGE

Ben senin gün ışığında
Saçlarını buğdaylar gibi uzar gördüm.
Gökler, denizler gibi bakardım
Gülen ağlayan gözlerine.

Ben senin ellerinin
Sıcaklığını duydum avuçlarımda
Yazlar, kışlar geçti unutamadım
Bilirdim, küçük kalbin
Nasıl iyilikle sevgiyle çarpar
Bilirdim neler düşünürsün susunca…

Ah, bir gün bir bulut üstümüze gölge edecek
Güzel yüzün, kaybolacak aynalarda sularda
Öyle sönen lâmbalar gibi alacakaranlıkta
Gelecek ölüme razı değilim.

Adını yazıyorum, saçlarını çiziyorum
Eğilip düşünüyorum boş kâğıtlara
Sensin işte, yalnız sensin sevdiğim
Her haline ayrı bir şiir söylemeliyim.

Necati Cumalı
– Bütün Şiirleri 1-

Her Harf Bir Melek – Melisa Gürpınar

MELİSA GÜRPINAR HER HARF BİR MELEK

IX


Üstelik aklım
Hâlâ ‘A’ daydı.
Ne meleklere dönüşmüş harfler,
Ne harfe benzeyen insanlar
Bana hiçbir sırlarını vermemişlerdi
Bugüne kadar.
Bitkiler, hayvanlar,
Çöller ve denizler
Yeryüzü ile gökyüzünün arasındaki
Bilinen bütün görüntüler,
Onları yazmam için,
Sanki bana yalvarıyorlar,
Ama her dilde
Başka bir sesin içinde saklanıp
Benimle köşekapmaca oynuyorlardı.
Harf bir simge ise,
Karşılığı olmalıydı gerçeklikte.
Ben bir kır çiçeğinin
Karşılığı olan harfi bile
Bulamamıştım ömrümce…

Ölmüş bir insan gibi
Kendi masalıma gömüyordum kendimi.
Düşürülmüş bir yüzüğü
Okyanuslarda arayanların
Çılgınlığıyla,
Boğulurcasına dalıyordum
İmgelerin içine.
Dağılmış pembe incilerin,
İstiridye kabuklarının
Üstünde yürüyordum sanki
Deniz diplerinde
‘A’ diye
Rüzgârın önündeki bir martı gibi
Süzülüyordu ‘A’
kendi gizil yörüngesinde.
Ben de ona yetişmek istercesine
Savruluyordum,
Sesimi yitirmeden
Ve gözlerimi ayırmadan güneşten.
Gidiyordum,
İlk günkü kadar şaşkınlıkla
Bilinmedik bir evrenin
Derinliklerine.

Ah sözcükler,
Dalgaların ucundaki
Köpükler gibi çözülürken kıyıda,
Anlamıştım ki,
Hem fırtınanın kendisi,
Hem de ekini biçen
Oraktır ‘A’.
Hem harfleri yaratır,
Hem de onlardan
Ömür dilenir kendine.

Hem şarkıdır,
Hem de ezgisi belli değil.
Sonsuzluğun neşesidir belki de
Yankılanan yüreklerde.
‘A’ ile birlikte
Bütün harfler
Yunuslar gibi yarışıyor
Yazının içinde,
Ve gizli bir iletişim kuruyorlar
Birbirleriyle.

Melisa Gürpınar
-Her Harf Bir Melek-

Şu Küçük Şey – Edip Cansever

EDİP CANSEVER ŞU KÜÇÜK ŞEY  TWILIGHT ENGLAND

…İndirdik mi suya denizi
…İndirmedik suya denizi
…İndirdikti suya denizi

Buruk ve unutulmuş yapıyor beni
Şu akşamüstü, şu küçük şey
Çökerken sisleriyle-küçük bir vapurun kamarasını andıran-
Dilsiz ve gücenmiş bir öykü gibi.

Nice sözler vardır -belli belirsiz- bir yangın yerine benzer
Arasıra kokusunu duyarız
Ve aşklar şekilsiz eylemlerdir gün günden
Biçilmemiş bir çayırdır bütün yaşam
Durumlardır çünkü akılda kalan yalnız.

Örneğin
Bir alaşımdır Don nehriyle Şolohov.

Edip Cansever
-Şairin Seyir Defteri-

Her Harf Bir Melek – Melisa Gürpınar

MELİSA GÜRPINAR HER HARF BİR MELEK III

III

Mâdem hiçbir şey anlamamaktan başka
Yük yoktu çıkınımızda,
Derin uykulara dalmadan önce
Gözlerimizin ardına
Kamaşan başka gözler
Aramanın tam sırasıydı
Aslında.

Ve göçe hazırlanan leyleklerin,
Düzenli devinimlerle,
Kanat hışırtılarından yarattıkları
Ezgiye uyarak
Uzaklaştıkları bir güz göğüne
Bakalım.
İnce siyah çizgiler nasıl uçuşuyor,
Bir devin kirpikleri gibi
Harfler nasıl döneniyor
Başımızın üstünde.

Demek,
Herkes kendine bir harf yolu
Bulabilecek,
Eğer isterse gökyüzünde,
İp merdivenlerle
Yeryüzüne inilen,
Camdan bir sarayda
Ölümle buluşulup
Gene gökyüzünde yola devam edilen
Uzun bir serüvende.

Tutsak pazarlarından özgürlüğe,
Ateşten suya
Bir avuç kül gibi savrularak,
Düşten gerçeğe hızla akan
İnsan,
Kendini taşıyan bir kervansa,
Bir gün yolunu kesecek olan
Eşkiya,
Zaman adında bir cüce mi
Olacak acaba?

Hani güneşi,
Bir mücevher gibi iliştiren
Kocaman kavuğuna?
Ve gülen,
Gülerek takla atan boyuna.

Bir han odasında uyuklarcasına,
Başında korku bulutları,
Omuzlarında gece mavisi bir aba,
Durmadan sayıklayan,
Seven, üşüyen,
Yanaklarından aşağıya
Kanlı gözyaşları yuvarlanan
İnsan,
Tarihin karanlık geçitlerinden,
Kör bir yarasanın çılgınlığıyla
Uçarcasına geçerken,
Ne anlar acaba,
Bir mezar taşı gibi yolunu kesen
Harflerin öyküsünden?
….

Melisa Gürpınar
-Her Harf Bir Melek-