
Bir sen dokunabilirsin ancak
öyle hafif, öyle eşsiz, öyle sıcak
ellerinle ağrısına bebeğin;
yalnız senin bakışındır
bebeği büyüleyen
ve değince yüreği yüreğine
ağrısı yalnız sende böyle bin kat fazlalaşır..
Bir senin kollarındır
en ateşli günlerin en dikensiz beşiği;
yalnız senin kucağında bebeğin ağrıları
kaçışır
ve alnın alnına onun
bir ufuk derinliği, bir deniz parıltısı taşır..
Yağmurun var, damla damla ışıldatır
gülleri,
dallara tomurcuklar bırakıp göğe doğru
uzatır;
kuşların var, gürleyince fırtına
yuvasına kanat gerip koruyan;
güneşin var, ısıtır
tutuşturur tohumu,
sürgünlerde, peteklerde, çiçeklerde
arılar uçuşturur;
yüreğin var, tavşanların, civcivlerin,
sincapların
binbir sıçrayışla dokuduğu yüreğin…
Sığınıp kollarında ısınır
gülümseyip ışıldar
ağrıları usul usul diner bebeğin..
Yıldızısın sen onun:
dağıtırsın geceleri içine dolan sisi;
boşluğusun: özlemeyi senin yokluğunda
öğrenir;
çimenisin: en uysal uykulara kucağında
uzanır;
tanımısın sen onun: takılır gözleri gözlerine
çözülür nefesinden ilk sözcüğün gizemi,
dudağına zümrüt bir parıltı ilişir;
bebek, başlar anlatmaya kendini..
Ah, öyle içten, öyle temiz,
öyle karşılıksız
bir senin yüreğin kaldı
bu zifir karanlıkta..
O yürek ki içimizden öksüzlüğü geçirir;
o yürek ki ölesiye sevmenin
halkın ve hayatın öğretmenidir…
Nihat Behram
-Hayatı Tutuşturan Acılar-
©İbrahim Balaban
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...